25 Temmuz 2015 Cumartesi

Umre izlenimleri


Tekrar gidecek misin diye soranlara evet Allah'ın izniyle tabi ki tekrar gideceğim diyorum inşallah. Kabe'de tavaf etmek hayatımda hissettiğim en huzur verici şeylerden biriydi..

Mekke ve Medine yeryüzündeki kutsal toprak olduğu ayetlerle belirtilen yerler. Yani sıradan şehirler değiller. Efendimizin de (sav) buralarla ilgili beyanları var. Sadece Mescid-i Nebevi'de namaz kılmanın bile dünyanın Mescid-i Haram hariç diğer bütün bölgelerinde kılınan namazdan bin kat daha hayırlı olduğu söylemiş Efendimiz (sav)...
Duaların kabul olması... Aff dilememiz... Kuba mescidi için "duaların kabul olduğu yerdir" şeklinde buyurmuş Peygamberimiz (sav).. Ben istiyorum ama dünyaya dair bi şey istemeyenlerimizin dahi affedilmek ve imanla diğer yurdumuza gitme isteği vardır.. Hiç bir şey istemesek sadece bu huzurda bu kutsal topraklarda günahlarımızdan tövbe ederek arınmayı isteriz hepimiz. Müminler için meleklerin koruduğu bu nurlu topraklar adeta bir rehabilitasyon merkezi.

Efendimiz (sav) bana selam verildiğinde bana ruhum geri verilir ve ben o selamı alırım buyuruyor. Burada her an her saniye O'na salat ve selam getirildiğini düşündüğümüzde demek ki her an yanımızda oluyor.. İnsan gerçekten burada mıyım ben diye inanamıyor...

Mekke'de ise Kabenin olması apayrı bir boyut. Tarih boyunca Hz. Nuh, Hz. İbrahim ve Efendimiz (sav) tarafından da olmak üzere toplam 9 kere yenilenmiş burası. Allah-ü Teala kullarının ibadet edeceği bir yer yapılmasını istediğinde yapılmış. Allah'ın evi diye çevrilse de aslında bu sembolik bir anlam... Manevi anlamının haricinde o kadar estetik ve güzel bir yapı ki müslüman olmasa dahi Kabe'ye bakanların etkileneceğini düşünüyorum. Bizler içinse hiç bir şey yapmadan dahi oturup Kabe'ye bakmak bile makbul bir ibadet hükmünde.

Tavaf yapmak o kadar faziletli ki teravih sırasında bile teravihe katılmayıp tavafı tercih edenler var çok sayıda...

Kabenin örtüsünün nakışı bile özenle dokunuyor altınla işleniyor ve Kabeye yüz sürmek herkese nasip olmuyor. Kabe örtüsü tabiki insan yapımıdır, dokumadır, ama örtüldüğü andan sonra manaya bürünüp sevgili Kabemizin örtüsü oluyor. Hacerül Esved'e yuva oluyor. 

Bu topraklarda çok sırlı olaylar meydana geliyor. Buraya gelen umreciler, hacılar normal hayatta yaşayamayacakları olayları yaşıyorlar. Varlığın metafizik boyutu bir mekan olsaydı burası olurdu. Çünkü buralarda sebepler sükut ediyor.

Her giden aynı bilinçle mi gidiyor? 
Her ibadet eden aynı şuurda mı? 
Hayır... 
Ben ne kadar bilincindeydim? Yazdıklarımın ne kadarını hissedebiliyorum?
Mescidde namaz kılarken "Allahım şimdi bu kıldığım namaz diğer namazlarıma göre bin kat daha faziletli" diye düşündükçe aklım almıyordu...

Geri dönüp baktığımda umremizi tamamlayıp eve dönerken hepimizin içinde karmaşık duygular vardı. Kabe'nin çekim enerjisi çok yüksek olduğu için o alanda insana aşırı bir huzur ve sakinlik yükleniyor. Tavaf yapmaktan insan bıkmıyor. Hatta sanki oturduğu yerde yoruluyor da tavaf alanına girdiğinde dinleniyor.. Hatta grubumuzdaki bir ablanın ifadesiyle tavaf yapmak; sanki denize, dalgalara girip serinlemekle, tavaftan sonra Hacer-ül Esved'i seyrederek dinlenmek ise denizden çıkıp dinlenmeye benziyor. Ve tavaf edenlerden gelen dua sesleri dalgaların sesi gibi...

Eve dönmek ayrı bir sevinç kaynağıydı, evimizi de özlemiştik. Ben uzun yıllardır evden bu kadar kesintisiz uzun bir süre uzak kalmamıştım, o yüzden döndüğümde her yer, sokaklar, yollar, caddeler gözüme çok farklı gözüktü. Kendi evim de aynı şekilde odalar daha büyük daha geniş daha ferah gözüktü. Bu ev bizim mi dedim hatta o kadar değişik geldi;)

Bir de Mekke'ye geçince fark ettim ki Medine'de şeytan benle çok uğraşmış.. Aklıma sürekli dünya meselelerini sokuyordu, namazda veya otururken işten güçten oradan buradan şeylerle sürekli mücadele ediyordum. Daha gitmeden "Allah'ım bu sefer hakkını veremedim inşallah bir daha sefere geldiğimde daha feyizli geçirmemi nasip et" diye dua etmeye başladım Medine'de.  Mekke'ye geçince ise üzerime bir huzur ve neşe geldi. Rahatladığımı söyleyebilirim resmen. 

Orada yaşanılan bazı aksaklıklar tabi ki oluyor, kah otelde, kah farklı milletlerden insanlarla yaşanılan tecrübelerde, kah yemeklerde... Ama mutlaka hepimizin içinde o mübarek topraklara yüz sürmenin verdiği bir sevinç ve sürur vardı.

Ali Şeriati hacdan dönenlere ne getirdiniz diye sorduktan sonra "Keşke oralardan seccade, tesbih, takke getireceğinize Hz. Ebubekir'in sıdkını, Hz. Osman'ın ahlakını getirseydiniz" demiş. Benim duam da inşallah oraların içimize verdiği itminan duygusunu uzun süre devam ettirmek, dünya için kendimizi gereğinden çok üzmemek ve ibadetlerimizi daha feyizli daha coşkulu yapmak...

Rabbim hiç gitmek istemeyenlere gitme isteği versin, gitmeyi isteyenlere oralara ulaşmayı nasip etsin, ulaşanlara hakkıyla ibadet yapabilmeyi lütfetsin, ve orada yapılan ibadetlerimizi kabul buyursun inşallah...

Mekke 6. Gün, Dönüş günü..

Evet bugün umremizin 15. Günü, eve dönüş günümüz.

Sabah veda tavafı ve veda duası yapılacağı için hareme gittik. Grupla yapılan tavaf çok uzun sürdüğü için biz önden kendimiz tavafımızı yaptık. Bir çok ülkeden bir çok grubun dönüş günü bugün veya yarın olduğu için tavaf alanı aşırı kalabalıktı.

Malesef kalabalıktan dolayı grubumuzu tavaftan sonra bulamadık ve duaya katılamadık :( kendimiz duamızı yapıp otele döndük.
Akşamdan eşyalarımızı topladığımız için hemen lobiye indirdik. Herkes hazır olduğu için bize söylenen vakitten önce otobüslerle hareket ettik...

Medine'ye veda etmemiştim, Mekke'ye de veda etmedim. Tekrar gelmek üzere Allahaısmarladık diyerek Cidde'ye doğru havaalanının yolunu tuttuk...


Mekke 5. Gün

14. Gün çarşamba

Evet, yarın dönüyoruz
O yüzden bugünümüzü son gün olarak kabul edip son tavaflarımızı yapmak istedik. Grupla yapılacak olan sabah tavafına katılmak için sabah namazında 3te kalkıp lobide grupla buluştuk. Önce cemaatle kabede sabah namazını kılıp sonra da tavaf ettik. Tavaftan sonra hocamız dua edip sohbet yaptı.
7 gibi otele dönüp kahvaltı edip yattık. Öğleni odada kılıp tekrar hareme gittik. Giderken gruptaki diğer arkadaşlardan duyduğum bir yerde öğle yemeği yedik. İsmi Al Baik olan bu fast food zincirinde tavuk ve balık üzerine menüler var, hem çok lezzetli hem de fiyatları iyi, tadı damağımızda kaldı ayrıca. Eğer bir kaç günümüz olsaydı bi kaç kere daha yerdik :) 

Çok şükür ki son tavaflarımız dualarımız namazlarımız çok güzel çok feyizli geçti. Bir daha tekrar gelmek için dua ettik, ve buralara gelebildiğimiz için şükür ettik.

Akşamı kılıp hemen harem çıkışındaki kapılardan birine çok yakın olan Peygamber Efendimizin (sav) doğduğu evi ziyaret ettik. Şu anda kütüphane olarak kullanılan bu mekanın üç yerine de tabelalarla üç dilde "burada Peygamberimizin (sav) doğduğuna dair kesin bilgi bulunmamaktadır, burada namaz kılmak dua etmek bidattir" uyarıları dönüyordu.

Kainatın efendisinin (sav) doğma ihtimalinin olduğu bir yere billurdan saraylar yaptırmak gerekirken böylesine uyarı üstüne uyarı içimi acıttı. O sırada bu binanın tam arkasında Suud Kralının sarayı metrelerce bir uçtan bir uca yükseliyordu....

Peygamberimizin (sav) doğduğu söylenilen ev:












Mekke 4. Gün

13. Gün Salı

Sabah namazını otelde kılıp kahvaltı ettikten sonra kabeye gittik
Yolda yine bi kaç hediye aldık. Ben normalde İstanbul'dan almam gereken bir iki ihtiyacımı burdan aldım. Sonra Hilton'un altındaki avm ye girip börekçi aradık ama bulamadık. Arapların kendi üçgen böreklerinden:) Kokucu, donutçı, şal seccade satanlar var genelde burada ve fiyatlar dışarıya göre pahalı. 6 günleri tutanlar olduğu için onlara iftarlık ikram etmek için ekmek ve krem peynir aldık. Akşam tekrar umre yapacağımız için en fazla 3 tavaf yapmak üzere kabeye girdik.

Herkes Mekke zor Medine rahat huzurlu diyor genelde. Hatta buradaki bi teyze "Mekke cefa Medine sefa yeridir" dedi. Bilmiyorum nedendir ama bana tam tersi geldi. Hayatta hep en zoruna talip olduğumdan mıdır nedir Mekke'de ben daha bir rahat ettim daha huzurlu oldum. Mantıki sebepleri düşündüğümde medinede oruçluyduk, teravih teheccüd derken bi de benim ağır nezle olmam sebebiyle çok kendime gelemeyip sıkıntılıydım. Hem de grupta ki dağınıklık eee biz şimdi napcazki olmuştum. Mekkedeyse hem oruçlu değiliz hem daha iyi gece uykusu alabiliyoruz hem de zaten doğal olarak yapılacak en güzel şeylerden biri tavaf olduğu için vakit kendiliğinden doluyor. Tavaf başlı başlına çok huzur verici bir ibadet. Ellerini açıp döne döne istediklerini söylüyorsun dua ediyorsun. Mekkede daha neşeliydim gerçekten. Üzerime huzur indi. Teyzeler bile "Medine'de yüzün gülmedi kızım" dediler:) güler yüz dedektörü teyzeler;)

Mekke'de gözlem yapmaktan çok ibadet ve alışmışlık var. On günden fazla olduğu için artık olumlu olumsuz bir çok şeye alışmıştık hepimiz.

Akşam namazını otelde kılıp grupça otobüslere binip Mekke'ye en yakın mikat yerine yani Tenim Mescidi'ne gittik. Buranın diğer adı da Hz Aişe mescidi. Hz Aişe validemiz veda haccı sırasında özür durumundan dolayı umre yapamayınca çok üzülmüş. Efendimiz (sav) onu üzüntülü görüp sebebini sorunca o da "benim umrem eksik kaldı" deyince Efendimiz (sav) yanında Hz Ebubekir'in oğlu yani Hz Aişenin kardeşi Abdullah'ı verip onu umre yapması için Tenim Mescidi'nin olduğu yere götürmesini istemiş. Bundan dolayı buranın diğer bir ismi de Hz Aişe Mescidi olarak kalmış.

Burada ihram namazı kılıp toplu olarak niyetlendikten sonra Kabe'ye gittik. Yaklaşık 20 dk süren bir yol vardı arada.
Vardığımızda yatsının farzı kıldırılmıştı.
O yüzden önce kendimiz yatsıyı kıldık. Sonra da tavafa girdik. Yaklaşık 40 kişiydik, sonra da say yaptik.
Ananem bu sefer saçıma dokunmaya hiç yeltenmedi:))
Başka bir abla saçımdan ufak bir tutam kesti ve ihramdan çıktım. 
Bu umremi babaannemin ruhuna gönderdim inşallah sevabı ulaşmıştır. Gece umreden sonra otele gelip yattık

Mekke 3. Gün

12. Gün Pazartesi

Bugün Mekke gezi günüydü. 
7.15te otelden otobüslerle hareket edip önce Sevr Dağına gittik. Efendimiz (sav) hicret sırasında 3 gün 3 gece burda kalmış. Örümceklerin ağ ördüğü, güvercinlerin yuva yaptığı ve böylece müşriklerin burada kimsenin olamayacağına hükmederek geri dönmeleri hadisesinin gerçekleştiği yer. Sevr'den sonra Meşaril Haram camini gördük. Burada da Ebrehenin ordularıyla karşılaşılmış. O yüzden düşmanından kurtulmak selim kalbe sahip olmak isteyenlere bu vakanın anlatıldığı Fil suresini çok okumaları tavsiye ediliyor. 

Sonra Hz İbrahim'in Hz İsmail'in kurban etmek istediği yerden geçtik. Fotoğrafta tepenin üstünde yukarda görülen yarım sütun şeklindeki dikit bu noktayı temsil ediyor:


Buradan sonra Efendimize (sav) burada biat eden cin taifesinden dolayı ismi Cin Mescidi olan mescidden de geçerek, Hz Hatice validemizin mezarını, Cennet-i Mualla kabristanlığında görmüş olduk. Öğlen yine hareme gidip, yatsıyı da orada kılıp otele döndük.

Mekke 2. Gün


11. Gün Pazar 

Bu sabah 10'da otelden çıkıp Beytullah'a gittik. Hava sıcak ve güneşli olduğu için tavaf alanı nispeten boştu, hemen tavafa girdik.
Makam-ı İbrahim'e yakından baktım, Hatimde namaz kıldım... Efendimiz (sav) Hatim'in de Beytullah'tan olduğunu buyurmuş ve eğer kavmi izin verseydi o kısmı da Beytullah'a katacağını, bir de Beytullah'ın kapısını insanların bastığı zeminle aynı seviyeye getireceğini söylemiş. Hatim kısmında Hz. Hacer validemiz ve İsmail r.a. yatıyor. Bugün yollarımız açıldı,  Beytullah'a yüz sürdük, Rükn-i Yemaniyi öptük, Kabe'nin kapısına tutunup dua ettik..
Öğleni ve ikindiyi de burda kılıp ara ara tavaf ettik.

Tavaf alanında fısfısla insanlara su sıkanlar, Zemzem dağıtanlar, Lokum verenler vardı. Herkes iyilik peşindeydi..

Ben de 4 ya da 5 ufak şişe zemzem içtim başıma el havlusu ıslatıp koydum o şekilde tavaf ettim.

İkindiden sonra güneş gittiği için tavaf alanı kalabalıklaştı. Biz yanımıza yiyecek fazla bir şey almadığımız için acıktık. Ben akşam ezanına kadar bekleyemeyeceğim için dışarı çıkıp bi şeyler almaya gittim. Saat kulesinin altındaki avmnin içindeki süpermarketten bisküvi ayran vb alıp geri döndüm. Buraya sabahtan hazırlıklı gelmek gerekiyor yiyecek için, yoksa çıkıp tekrar almak hem zor hem de vakit kaybı oluyor.

Biz akşamı da kılıp yemek için otele döndük. Kabede ise Akşam ezanında 6 günleri tutan oruçlular vardı, onlar da mescidde oruçlarını açıyorlardı.

Mekke 1. Gün

10. Gün Cumartesi

Evet bugün Umremizin 10., Mekke'deki ise ilk günümüz. Sabah Kabe'ye giderken etrafı da gözlemleme fırsatı buldum. Bir kere Medine'den çok farklıydı Mekke..
Her yerde büyük lüks avmler vardı ve hayat daha modern görünüyordu.
Medinedeki hüzün ve mütevazılık yoktu
Bakkal değil market ve süpermarketler vardı. 
Bir kere zaten saat kulesi ya da bilinen adıyla zemzem towerın kendisi bir çok avm ve otelden oluşan bir kompleks. Ve kabenin 50 m dibinden başlıyor.
İşte şimdi bu saat kulesinin boyunu bosunu tüm endamıyla haremi şerif in kapısından itibaren görme imkanım olmuştu... Ne yalan söyliyim ben ürperiyordum bu saat kulesinden. 
Sanki kabenin üstüne kara basan gibi çökmüş.
Sanki haddini bildirmek için hepimize en tepeden bakıyor.
Sanki göz dağı veriyor.

Bizim üstümüze çöken kapitalizm gibi müslümanların dünyadaki en kutsalının dibine kadar girmiş ve üstüne çökmüş
Gece ise ışıkları göğe yükseliyor sanki arşa kadar ulaşabiliyor.
Bu yapı henüz tamamlanmamış küçük bir kısmı daha yapıma devam ediyormuş.
İçeriği çok geniş olan bu kule hakkında oldukça fazla şey okudum. Zemzem Tower, ya da diğer adıyla The Royal Clock, dünyanın en yüksek 2. binası ve en yüksek saat kulesi. Yerden yüksekliği tam 601 metre. İçinde 7 yıldızlılar da olmak üzere pek çok otel ve avm mevcut. Yapının mimarisi maksimum sayıda oda Beytullah'ı görecek şekilde tasarlanmış. Ezan vakti en tepesindeki hilalde bulunan hoparlörler ile ezan yayını yapılıyor ve ışıklandırması sayesinde işitme engellilerin de ezan vaktini farketmesi sağlanmış. Kabe'nin etrafında uzun süredir devam eden inşaat tamamlandığında bu saat kulesinin Kabe'yi de içine alan bir avm ve oteller külliyesi olacağından bahsediliyor. İnşaat projesinin ilk planında saat kulesi yokmuş ve ne zaman dahil edilip yapıldığı da bilinmiyor. Eğer denildiği gibi inşaat bittiğinde öyle olacaksa Kabe ve Harem-i Şerif bu yapılar tarafından tam anlamıyla yutulmuş gibi duracak:( 

Zemzem Tower:


Haremin içi de Mescid-i Nebi'den daha değişik. Sanki etraf daha sistemli. Aslında vicdan azabı da çekmiyor değilim Medine ile Mekke'yi karşılaştırmaktan ama... Sanki Mekke'de daha iyi olan bir şey görünce Medine'ye haksızlık ediyormuşum gibi, o garip kalmış gibi geliyor. Neyse bu hissi bastırmaya çalışarak biraz daha izlenim toplamaya devam edelim. Mesela bizim "İbrahim"ler Medine'de kapanın elinde kalmasına rağmen burada adım başı bunlar için özel yerler var ve üzerinde "please rechair" yazıyor,  yani "kullandıktan sonra yerine koyun" demek istiyorlar. Mescid daha soğuk, pek çocuk yok, özel zemzem alanları var ve üstünde "abdest almayın" yazıyor. Kuran-ı Kerimler için özel kitaplıklar var. Medinede ise kolon diplerinde duruyordu çoğunlukla

İlk umremizden önce sabah namazını kıldık. Grubun bir kısmı bir kaç gün önce gelip umre yaptığı için Kabe'yi ilk kez görme kısmı heyecanı olmadı. O yüzden biz kendi çapımız organizasyon yaptık. İlk göreceğim yere kadar kafamı yerden kaldırmadım, ananem kaldır deyince açtım gözümü.. O an çok büyük bir heyecandı. 
Dilim dolaştı..
Cümlelerin arasına virgül koyacaktım o an heyecandan koyamadım:) inş diğerlerinden sonraki dualarım da geçerli olur:)

Ve grupça umremizi yaptık. 
Gruptan bir abi tavafta ve sayde her şavtta yükses sesle okunması gereken duaları okudu kelime kelime biz de tekrar ettik.

Umreyi tamamlamamız tam 3 saat sürdü. 
Veee say'in sonunda dananın kuyruğu koptu, ananem say sonunda ihramdan çıkarken saçımın yarısını kesince aramız bozuldu o gün boyunca konuşmadık birbirimizle.

Yanıma ufacık bi makas almıştım hemen saçımızın ucundan kesicez diye..
Ananem keserken makas kırıldı demez mi!!
Sonra çöp kutusuna bi baktım 15-20 cm lik saç kesmiş ve koca bi tutam!!!!
Odaya geldik saçımı açtım aynısından bir tutam daha düşmez mi!
Ağlayacaktım o sırada!


O şoku atlatmaya çalışırken otele gelip kahvaltı edip hemen yattık.
Uyandığımda ananem öğleni kılıyordu.
Bu arada ananemin "seccadeyi çapraz serememe" hastalığı var, bizim evde ne zaman namaz kılsa hafif sola çaprazlaması gereken seccadeyi dümdüz duvara karşı serer.
Yine bugun odada bir baktım tam 45 derede döndürmesi gereken seccadeyi pencereye karşı dümdüz sermiş!
Hadi bizim evde 45 dereceye kadar ruhsat var diye kurtarırsın ama Kıblenin bu kadar yakınında bu kadar açıyla yanılırsan Kabe'ye değil Şam'a falan dönmüş olursun valla :)) tabi o sırada hala konuşmadığımız için bunu ona söylemedim sadece kıbleyi düzeltmesini söyledim:)

Akşam yemeğini otelde yiyip akşam namazı için hareme gittik, yatsıyı da kılıp geri döndük.
Tam yolun üstündeki dondurmacıdan ben dondurma aldım, ananem hala benle konuşmadığı için istemedi:) ya da hafif boğazları ağrıdığı için de istememiş olabilir bilemiyorum:) dondurma 3 riyaldi ve tadı güzeldi. Bu arada kadın ve erkeklerin dondurma siparişi verdikleri yer ayrı ayrı pencereler. Burada bir çok yerde bu şekilde. 

Öğlen vakti dondurmacı:



Rical yazan yer fotoğrafta görülen adamın dondurma aldığı yer. Kapalı olan pencerenin üstünde ise nisa, yani kadın yazıyor. Kapalı olması öğlen vakti kadınlara dondurma satmamaları mı yoksa öylesine mi kapalı olduğuydu, soramadım fırsat olmadı :)