25 Temmuz 2015 Cumartesi

Medine 5. Gün

5.gün Pazartesi

Sahuru otelde yapıp sabah namazına mescide koştuk. Burada cemaatle kıldıktan sonra Ravza'nın karşısında hocamızla buluşup Efendimizi (sav) selamladık.

Burada mutlaka bir şeyle imtihan olacaksınız. Kimisi oteliyle kimisi yemeğiyle kimisi hijyeniyle.. Kimisi de benim gibi hiç aklına hayaline gelmeyen bir şeyle...

Selamlamadan sonra biraz seher vaktinde mescidde vakit geçirelim dedik... Bir müddet burada oturup Efendimiz'e (sav) dua edip yeşil kubbeyi seyrettik. Gün doğmaya başlamıştı, gökyüzü ve yeşil kubbenin rengi harika duruyordu.


Şemsiyeler tek tek açılmaya başladı. Bunların açılıp akşam da kapanmasını izlemek benim için büyük bir zevk oldu. Renkleri şekilleri desenleri mescidle o kadar uyum içinde ki sanki hep varlarmış gibi geldi. Halbuki bir on sene öncesine kadar yokmuş. Mühendislik harikası şemsiyeler bunlar. Sonradan müslüman olan bir Alman firması tarafından özel olarak üretilmiş. Tanesi 2 milyon euro olduğu söyleniyor, yani dünyanın en pahalı şemsiyeleri. Elektrik kesilince manuel olarak da açılıp kapanabiliyormuş. Aynı zamanda yağmur yağınca da kullanılıyor. Üstlerinde biriken su özel bir sistemle toplanarak daha sonra klimalarda kullanılıyor. Önceden bu şemsiyelerde yokken insanların güneşin altında ibadet ettiklerini düşündükçe yapanlardan tasarlayanlardan düşünenlerden hepsinden Allah razı olsun dedim. Kapanış anlarını videoya bile çektim:) 

Ananemle İbrahimi yerine bıraktıktan sonra Bu sabah 6 da otel lobisinde buluşup hurma bahçesine gittik. Ananemin hurmacısındaki hurmalar bana daha güzel geldiği için buradan almadım. Sadece içi badem dışı çikolata kutulardan aldım bir kutu. Saat 8 gibi otele gelip yattık. 11 buçukta öğlen için kalkıp mescide gittik. 6.kapının arkasına bi baktık ibrahim yok:( ben kayıp çocuk bürosuna haber verelim deyince güldük:)
Neyseki ananem başka ibrahimler bulmak için çoktan alıcı gözüyle bakmaya başlamıştı..

Yine bi ibrahim bulup namazı kıldık. Akşam kadir gecesi olduğu için itikafa giricektik o yüzden otele dönüp ikindiye kadar 1 saat daha uyuduk. İkindiye yine mesciddeyiz.

Hediyeleşmek çok güzel, çok farklı. Pakistanlı bir teyze bize seccade hediye etti. Ben de
Sudanlı teyzeye tespih hediye ettim. Çok ufak şeyler bile insanları çok mutlu ediyor burada. Allah hepsinden razı olsun.

Burada sayısına adedine bakmadan insan içinden geldiği gibi Rabbiyle konuşup secde etmeli. Gelmeden önce okuduğum kaynakların hiç birinde görmedim ama burada insanlardan mescidde 40 vakit namaz kılmanın çok faziletli olduğunu duydum. Biz gidene kadar namazların tamamını mescidde kılarsak ancak 40 vakit ediyordu.. Ama dediğim gibi sayıya bakıp hesap kitap yapmaktansa sağlığına da dikkat ederek içinden geldiği gibi ibadet etmek bana daha çok huzur veriyor. Aksi takdirde kendimi çok streste ve zorla yapıyormuş gibi hissediyorum. 

İftarı beklemek son yarım saat çok zorlaşıyor gerçekten, dili damağı kuruyor insanın. Su için herkes birbirine yalvarıyor.

Bu arada cemaatle kılınan namazlarda imam kamet getirdikten sonra mutlaka bir cümle söylüyor, Tv den seyrettiğimizde anlamıyordum ama bu cümleden sonra herkes safları sıklaştırınca anladım ki "saf tutun., safları düzgünleştirin" demek. Yani ben büyük ihtimalle öyle olduğunu düşünüyorum :) Çünkü normalde camilerde olduğu gibi burada da saffa çok önem veriliyor, ben farkında olmadan safın biraz gerisinde durduğumda, kolumdan tutup öne doğru çekiyorlar ;)

Bu akşamda iftarı açıp namazı kılıp hemen otele gittik yemek yedik.
Bu arada ben biraz nezle oldum:( orucu açar açmaz theraflu parol ne varsa yuttum. İtikafa gireceğimiz için yanımıza sahurluk yicekler alıp mescide döndük.. Teravihi kıldık.. 1.5 saat sürdü. Gözlerimiz sürekli Muna'yı aradı ama bulamadık. Her gördüğümüz ufak tefek gözlüklü peçeli kızı o sandık hatta:) sanırım o akşam gelememişti yoksa her zamanki yerimizde oldugumuz için kesin bulurduk birbirimizi. Teravihten sonra mescidin içi biraz boşalır diye bekleyip içeriye girmeye çalıştık ama inanılmaz kalabalıktı.


İtikaf için ayrı bir başlık lazım aslında 
Bir haftadır mescidde yatanlar vardı itikafa girdiği için.
Battaniyeler vs kendine yer yapan çoktu
Çok çok zor bulduk ayrı ayrı yerlerde.

Görevliler bu şekilde temizlik arabalarıyla gelip içeriyi temizliyorlar:


Mısırlı bi ailenin yanına oturdum.
Beni çok hoş karşıladıklarını söyleyemem onları sıkıştırdığım için bozuldular biraz. Kız ingilizce bildiği için biraz konuşabildik. Mısırdan annesiyle gelmişler, 7 gündür itikaftalarmış bayrama kadar devam edeceklermiş. Aslında itikafta pek konuşmamak lazım ama sanırım mecburen bu kadar konuştu kız. Ben daha fazla şey merak ediyordum ama konuşturmamak için sormadım. Onun yanındaki kadın sürekli bir şey anlatıyordu ama Arapça olduğu için ne hakkında konuştuğunu anlayamadın. Aslında çektiğim resimler var kimi yatıyor kimi okuyor kimi yiyor ama yakın pozlar olduğu için paylaşmam uygun olmaz. Bir de dikkatimi çeken ayrı bi konu burada sahuru hemen teravihten sonra yapıyorlar. Teravih 23.10 gibi bitiyor teheccüd 00.45 gibi başlıyor. Bu ikisinin arasında sahur yapıp teheccüd 02.40 gibi bitince sabah namazına kadar uyuyorlar. Biz itikaftayken teheccüd başlayana kadar süt içtiler, ekmek yediler.  Ben hep çok sessiz bir ortam hayal etmiştim bi gün itikafa girersem diye. Hatta yanıma ufak defterimle kalemimi almıştım içimden geçen yazmak istediğim şeyler olabilir düşüncesiyle. Ama hem kendine yer bulmaya çalışanlar hem de uzun süredir itikafta olanların konuşmaları hem de oldukça dar bir yerde olduğumdan dolayı hayalimdeki gibi bir itikaf olmadı;) başta kendimi yabancı insanlarla dip dibe olduğum için de ayrıca huzursuz hissettim ama sonra yabancı olmaları aslında bir avantaja dönüştü. Eğer Türk olsalardı hem ne dediklerine anlayacaktım hem de beni de konuşturacaklardı belki. Böyle olunca elimdeki duaya odaklanıp onları unutabildim. Çok geçmeden  00.40 gibi teheccüd başladı. Teheccüdün kıldırılışının teravihten farkı; müezzin ikinci kez allahüekber vs gibi rüküya secdeye giderkenki cümleleri söylemiyor.  Sadece imamın allahüekber demesi var ve rekatları kıldırırken okuduğu zammı sureler çok daha uzun. Teheccüd de ayrı bir hatimle kıldırılıyor ama teravihte bir rekatta bir sayfa okuyorsa teheccüd de belki iki üç dört sayfa okuyor. Yani ayaktayken tek rekatta on dakika kuran dinleyebiliyorsunuz :) bir de teravih 20 rekatken teheccüd 10 rekat. Dün kadir gecesi olduğu için 12 ya da 14 rekat kıldırdı artık en son sayamadım:)  bir de nezle oldugum için namazda sürekli burnumu silmekten biraz konsantrasyonım bozuldu. Bir de rekatlar o kadar uzun sürüyor ki Allah affetsin iki rekat kılmanıza rağmen hangi rekatta olduğunuzu unutuyorsunuz:( vitr namazını da yatsıdan sonra değil burada teheccüdden sonra kıldırıyorlar. Ben on rekat teheccüd bitince vitr namazına diye niyet ettim ama meğersem kadir gecesinden dolayı on rekattan fazla kıldırıyormuş ve teheccüde devam ediyormuşuz! Allah affetsin, artık o iki rekatı ben vitr diye kıldım teheccüde sayılır inşallah:) en son vitr namazı için tekrar iki rekat kıldırdı işte orada ikinci rekatta ayaktayken sureleri okuyup rüküdan doğrulunca dua etmeye başladı. Allahümme ecirna minennar.. Allahümme afvike... Allahünme sebbit kulubina... Uzun bi süre dua etti. Ben tabi rükûdan sonra secdeye gidicez diye "Allaaa"yı duyunca bunu Allahuekberin başı sanarak yere yatmaya niyetlendim sonra herkesin elleri açık dua ettiğini görünce kalktım:) orada bir de ihlas-felak-nas okudu,sonra secdeye gittik ve selam verdik. Burada vitr böyle kılınıyormuş..

Derken mescidin içinde tavanı açık bölümler olduğunu burada farkettim. Teheccüdden sonra serinlik çıktığını hissettik. İnsanların çoğu da teheccüd biter bitmez gitti. Başka boş bir yere geçtik daha sıcak olması için. Burada da mescidin görevlileri halıları süpürüyordu. Duvar kolon diplerindeki poşetleri oldugu gibi ortaya atıp oraları süpürüyolar, poşet sahilleri geri gelice o karmaşadan kendininkini bulup çıkarıyor. Burada da malesef biraz dikkatimiz dağıldı ama artık sabah namazına çok az kaldığı için var gücümüzle dua etmeye çakıştık. Ananeme verilen ve benim hatmimin duasını yaptık. Kadir suresini okumaya çalıştık, bir de Peygamber efendimizin Kadir gecesi duasını okuduk. Zaten hemen saat 04.00 oldu ve ardından sabah ezanı okundu. Mescid yine kalabalıklaştı. İtikafa girmiş ama teheccüdden sonra dışarı çıkmış teyzeler yerine dönüp bizi sıkıştırdılar:) bu arada burda seccadenizi sürekli kollamanız lazım eğer secde yerini öyle ulu orta açık bırakırsanız her an birisi gelip ayağıyla tam secde ettiğiniz yere basabilir. Hatta basabilir demiyorum, garanti veriyorum basar. Tabi biraz hijyene önem veriyorsanız bunu hiç istemezsiniz çünkü avluda kılıyorsanız terlikleriyle de basabilirler:((( ananem baya bir problem yaşadı bu sebepten. Hatta bir seferinde namazını bozdu terliğiyle basanları engellemek için.  Ben de bunu görünce  namaza başlamadan önce secde yerini çantamla kapatmayı öğrendim. Neyse çok şükür ufak da olsa bi secde yerimiz kalmıştı. Sabah namazına durduk. Benim burnum çok aktığı için artık içimden "Allahım nolur kısa sureler okusun, çok uzatmasın" diye dua ettim :(  çok şükür birinde Kafirun u okudu:) Namaz biter bitmez hemen dışarı çıktık. Tabi hemen dediğim bu devasa kalabalığın içinden sıyrılıp avluya oradan da en dışarı çıkmak baya uzun sürdü. Otele gittiğimizde artık saat 5 olmuştu ve ben tam anlamıyla bitmiştim:)) artık saati kurmadan yattık ve kendimizi uykuya bıraktık:) 
Arada uyandığımda farkettim ki nezlem gribe çeviriyordu. O yüzden bugün dışarı çıkmamaya karar verdim. Vakit namazlarını odamızda kılıp dinlendik. Bu arada grubun diğer üyeleri ramazan umresi yapmak için otobüs tutup Mekke'ye gitmişlerdi. Ben zaten gitmeyecektim zaten, ama bu halimle gitmek için adımı yazdırsaydım bile iptal etmem gerekirdi. Sabah namazından sonra yola çıkılıp 6-7 saat yolculukla Mekke'ye gidip, öğlen orada umre yapıp, iftar ve teravihten sonra döneceklerdi. Yani çarşamba günü sabah otele dönmüş olacaklardı. Ben hem ilk umremi bu kadar aceleye getirmek istemiyordum hem de cuma günü zaten Mekke'ye geçeceğimiz için bu kadar yorgunluğu kaldıramayacağımı düşündüm. Ananem de önceki tecrübelerinden bunun aşırı yorgunluk olaclıgını söyleyince gitmedim. Aslında ramazan umresi yapmak için gitmek isteyen ama bu sebeplerden dolayı tereddütte olanlar da vardı grupta. Hani "buralara kadar gelmişiz ramazan umresinin de yeri ayrı, yapmadan mı gidicez" diye... Haklılardı ama saydığım sebepler de baya geçerliydi... Efendimiz hayatında 3 kere umre 1 kere hacc yapmış. Ben de bir daha ki sefer Mekke'de ramazanın bir kısmını geçirmek üzere niyet ettim, inşallah o zaman ramazan umresi yaparım diye bu ilk sefer yapmamaya karar verdim. 
Ananemin dediğine göre burada hasta olmanın bile -eğer şikayet etmezsen- insana ecri büyükmüş. Benim hastalık artmaya devam ediyordu.. İnşallah Mekke'ye geçmeden kendime gelirim dua etmeye başladım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder