Saat 9'da havaalanını yolunu tuttuk. Bizim tur şirketine ayrılan kısımda diğer grup üyeleriyle buluşup, pasaport ve biletlerimizi teslim aldık, bagajlarımızı verdikten sonra beklemeye başladık. Uçağımız 12.10'da kalkacaktı fakat yaklaşık 1 saat rötar yaparak 13.10 gibi havalandı. Diğer tur şirketleriyle birlikte sanıyorum toplam 300-400 kişilik bir grupla Medine'ye havalandık. Yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra o mübarek topraklara indik. Öncelikle havaalanı Suudi Arabistan'ın ilk havalimanı özelleştirmesi olarak iki diğer ortakla birlikte bir türk şirketi olan TAV tarafından yenilenmiş ve tek kelimeyle harika. Bu üçlü ortaklık havaalanının 30 senelik işletme hakkına sahip. Medine Prince Mohammed bin Abdülaziz Havaalanı aynı zamanda 8 milyon yolcu kapasitesine sahip ve önümüzdeki 30 yıl içinde de 16 milyona çıkması bekleniyor. Medineye hakim olan sükunet buradan başlıyor, sessiz sakince pasaport kontrollerinden geçip bagajlarımızı aldık ve otele gitmek üzere otobüslere bindik.
Havaalanından Medine merkezine ilerlerken o hüzün yayılmaya başladı. Medine hüzün şehri adeta.. Sarı renk oldum olası hüznü çağrıştırır bana.. Ufak bir tepe ve pek de araç olmayan yolda ilerlerken hüzün ve garibliği hissediyorduk..
Otel yolunda Mescid-i Nebevi'den geçerken herkesi bir heyecan aldı, hem Peygamber Efendimizin huzurundan geçmek hem de otelin bu kadar yakın olduğunu görmek mutluluk vericiydi. Otele girer girmez ikindi vaktinin geçmemesi için oda anahtarlarını alıp hemen namaza durduk. Biraz yerleştikten sonra da hemen akşam ezanı okunduğu için iftarımızı otelde yaptık. Açıkçası yemekler kötüyse şikayet etmemeye önceden karar vermiştim ama yemekler gerçekten güzel ve lezzetliydi. Değil şikayet övgüyle bahsettim;) iftardan sonra biz ananemle mescide gittik. Biz 6 numaralı kapıya yakındık, kapıdan girer girmez vakit geçmesin diye ananem kapının yanında köşede bir teyzenin yanında namaza durdurdu. Thy'nin verdiği ince seccadeleri serip namaza durduk. Bu arada Türkiye'de satılan mermere yapışır ince katlanır deyip 15 tlya sattıkları seccadelere hiç para vermemenizi tavsiye ederim. Thy ile geliyorsanız uçakta ufak bi bel çantasının içinde ince seccade tavaf çorabı ve zikirmatik hediye ediyorlar. Biz sürekli bu seccadeleri kullandık. Allah Thy'den razı olsun ;)
Akşam namazıma döneyim; İlk farkettiğim şey mermerin aşırı ötesi sıcak olduğuydu. Seccadenin üstüne basarak bile zor durabildim. Biz namazı bitirdikten sonra görevliler bizi kaldırmaya gelmişti:) benim anladığıma göre mescidde ulu orta namaza durulmuyordu ama ananeme göre yeryüzü bir mesciddi ve istediğimiz yerde namaza durabilirdik:))
Buradan hemen yeşil kubbeye❤️ gittik. Yeşil kubbeyi gördüğümüz an dua etmeye başladık ama durduğumuz yer kadınlara ait olmadığı için ilerlemek zorunda kaldık. Peygamber Efendimizin huzurunda onu selamlamak hem mahcubiyetten dolayı insanın çekindiği hem de çok sevdiği birini özlemle anarken sarılmak istediği karışık bir duygu. Bu ilk gidişimde Mescidi nebevinin ve yeşil kubbenin fotoğrafını çekemedim. Fotoğraftan önce düşünmem dua etmem gereken çok şey vardı. Açıkçası yeşil kubbeyle tek başıma aynı karede olmaya da uzun bir süre cesaret edemedim...
Kısa bi süre yatsı okundu farzdan sonra hemen cenaze namazı başkadı ilk kez kıldım. Benim gibi daha önce kılmamış olanlar ve bilmeyenler cenaze namazı kılınışına buradan bakabilirler.
Cenaze namazı bitince teravihe başladık. İlk 8 rekâttan sonra bazı teyzeler oldukları yerde uyumaya başlamışlardı:) en çok dikkatimi çeken şeylerden biri de çocuklar oldu. Sanırım tüm çocuklar annelerinin yanındaydı;) -sonradan Allaha şükür avluda iftar esnasında babalarının yanında da çocuklar gördüm içim rahatladı:) - çünkü mescidin bir de "women without children" yani çocuksuz kadınlar bölümü vardı, görevlileri atlatıp buraya giren çocuklu kadınlar olsa da bu bölüm diğerlerine göre nispeten daha sessizdi. Diğer bölümerde namaz esnasında çocuk ağlamaları ve bağırmalarıyla doluydu mescid. Kimisinin yanında kimisinin önünde her yer irili ufaklı çocuk kaynıyordu. İlk namazımda dikkatim dağılsa da daha sonraki günlerde çocuk seslerini duymaz oldum;)
Bu arada teravih hatimle kılındığı için bu hatmi mukabele gibi sürüyorlar burda. Mesela teyze koltuğunun altına cüzünü sıkıştırıyor, fatihadan sonra imam kurana başlayınca açıp cüzü takip ediyor, rüküya gitmek için Allahuekber denince yine koltuğunun altına sıkıştırıyor böyle böyle bütün teravihi 20 rekat kılıyor. Benim bildiğim namazda kuran yüzüne bakmak namazı bozuyordu ama ya onların mezheplerinden dolayı ya da teravihin özel bir durumu var bunu bi araştırıcam:) bir de uyumak üzerine kafama takılan deli sorular vardı:) mesela teyze teheccüdü kılıp oturduğu yerde yatıyor sonra Allahuekber deyip sabah ezanı zamanı kalkıyor... Uykunun abdesti bozduğuna dair farklı görüşler olduğu için ( derin uyku/ hafif uyku, otururken uyku/bir yere yaslanırkenki uyku vb) bu konuda biraz daha açıklayıcı bilgi bulabildim.....
Teravihin ilk 8 rekatından sonra ananem biraz fazla yorulduğunu iyi hissetmediğini söyleyince biz de çıktık. Bu arada etrafta hiç kedi köpek görmemek beni şaşırttı, ananeme hiç kedi yok burda deyip durdum. Otele gidip 23.30 gibi yattık. Gece 3 gibi kalkıp sahura indik, çorba kahvaltılık çay tarzı şeyler vardı bizdeki gibi. Bunları yiyip hemen mescide gidip sabah namazını kıldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder